Bu adı biraz ben uydurdum sanırım. Yani ararsanız, incir uyutması, hurma uyutması var, hem de ne var… Deneyip bayıla bayıla yemiştim. Ama sahi, benim sevmediğim yemiş azdır di mi?
Neyse konumuza dönelim. Bu seferki kahvaltılık. Hoş, hafif, lezzetli, bol lifli. Tekniği anlatacağım, ilk yaptığım iki adedi anlatacağım, gerisini sizin yaratıcılığınıza bırakacağım. Çünkü sonu yok.
Öncelikle kullanacağınız yulaf ezmesi cinsi çok önemli. Türkiye’de genelde olanlar daha sert daha kalın olanlar, bir de ithal olan, daha yumuşak, daha küçük taneli olanlar. Yandaki resimde, yukarıda göreceğiniz, DOĞA’nın Yulaf Ezmesi. Kurabiye, granola, granola bar gibi pişen tariflerde, çıtır çıtır oluyor. Ancak bu haliyle yemek isterseniz, çok ıslatmanız, çok çiğnemeniz gerekiyor.
Aşağıdaki ise, MornFlakes marka yulaf ezmesi. Daha paketin içinden böyle bulut gibi çıkıyor. Dolayısıyla çabucak hazırlayabiliyorsunuz, krema gibi eriyor süt veya yoğurdun içinde. Ben uyutmayı yaparken MornFlakes kullandım.
Başlayalım mı?
Öncelikle, kapaklı, küçük bir kavanoz alıyoruz. Kapaklı olması, içinin kurumamasını sağlayacak. Çok büyük olmasın, gereksiz bulaşık çıkarır. İçinden kaşıkla da yiyebilirsiniz, benim gibi başka bir kaseye de çıkarabilirsiniz. Kapaklı kavanozda yaparsanız, işe, okula götürme şansınız da var. Sağlıklı atıştırmalık, hatta öğün olarak yeme şansınız var.
Aşağıdaki ölçüler 2 porsiyon, 2 kavanoz yani. Oranlarımız 1-1 olmalı:
- 1 cup yulaf ezmesi
- 1/2 cup süzme yoğurt
- 1/2 cup süt
- 2 çorba kaşığı bal
Bunları derin bir kaba koyup iyice karıştırdım, sonra 2 kavanoza böldüm. Malzemeyi, baştan iki kavanoza dağıtıp, kavanozların kapağını kapatıp çalkalayarak da yapabilirsiniz. Ama, bu şekilde yapınca, meyvaları araya kat olarak koyma şansım da oldu.
Bir porsiyon için ise, tam ölçüler şöyle;
- 1/2 cup yulaf
- 1/4 cup süzme yoğurt
- 1/4 cup süt
- 1 çorba kaşığı bal
Bu arada, hemen belirteyim: Eğer Doğa’nın yulaf ezmesini kullanacaksanız, süt miktarını artırmak iyi olacaktır. Böylece yulaflar daha yumuşak olacaktır.
Bundan sonrası işte yaratıcılığımıza kalmış.
İki çeşit yaptığımı söylemiştim.
Evdeki meyva ile sınırlı olunca, muz ve elma ile yaptım. Muza çikolata koyacaktım, ama ilave şeker olmasın diye kakao koydum. Hata oldu. Kakao sert, yani lezzet olarak baskın geldi, iyi erimedi. Bir dahaki sefere damla çikolata ile denenecek. Bu kavanoza, keten tohumu da ekledim.
İkinci kavanozda, badem, elma, tarçın ve zencefil vardı. Akıl uçuran cinsten bir lezzet oldu. Yine süt ve yoğurt ile çırptığım kavanozun içine baharatını ve bademleri ekledim, iyice çalkaladım, sonra küp küp kestiğim elmaları ekledim. Kapağını kapatıp, kavanozları buzdolabına “uyumaya” kaldırdım.
Ertesi gün, kavanozumu açıp, (aklıma neden rahmetli Cenk Koray geldi?) yanında sıcak çayım, gazetem, keyfime baktım.
Yulaflar krema gibi olmuştu. Bademler kıtır kıtır ağıza geliyordu. Tarçın ve zencefil tam kıvamında, elmalar hafif yumuşamış. Hem sağlıklı, lif zengini, hem lezzetli. Kapağını kapat, istediğin yere taşı. Hafta başında yapıp, hafta boyunca keyfini çıkar.
Yeni lezzetler? İlk fırsatta elmalı-tarçın-badem tekrar yapılacak. Sonra Dalfour’un enfes şekersiz reçelleriyle denenecek, yabanmersini-fındık denenecek, keten tohumu atlanmayacak, ekstra çıtırlık için mavi haşhaş denenecek. Eh, bu arada kilo almamak için koşulacak, pilates yapılacak, terlenecek. 😀
Afiyet şifa olsun.