Bu sıcakta, mutfağa girmek değilse bile, ocağı veya fırını yakmak delilikmiş gibi geliyor. İstanbul cayır cayır yanarken, nem değil, buhar solurken, bir de sıcak birşeyler hazırlamak, olmuyor olamıyor.
O durumda soğuk, hızlı ama doyurucu ve besleyici alternatiflere yönelmek en güzeli değil mi? Keşan’lı bir arkadaşımın “Çingenelerin topladığı için yemediği ve çingene otu” dediği semizotu, en besleyici salata malzemelerinden biri. Yararlarını merak ediyorsanız, (internette dolaşan onca yazı ile hepimiz Semizot’çu olduk) google’layabilirsiniz. Ben yemeye geçiyorum 😀
Öncelikle, semizotunu hala kilo ile satıp, altını 3-4 kat gazete kağıdına saran, topraklı köklerini bir güzel sulayarak eve semizotu yerine çamur “satan” sevgili akıllı manavları anarak başlamak istiyorum. Pazarda hep alışveriş yaptığım amca bu kökleri güzelce keser, öyle paketler bana. Ellerinden öpüyorum. 🙂