Paris Brest

Image

Simit şeklindeki bu pasta, en favori pastalarımdandır. Genelde, çilekli ve pastacı kremalı yaparım, ama bu defa çikolatalı ve vişneli yaptım. Hem de, vişnelerini vişne likörü  yaparken kullandığım vişne tanelerinden yani bol tarçınlı, karanfilli, baharatlı.

Efendim, serde frankofonluk olunca, buna benzer fransız pastalarına özel bir düşkünlüğüm vardır. Bu pasta 1900’lerin başında, fransız bir şef tarafından yapılmış. Paris ve Brest kasabası arasındaki bisiklet yarışları için sipariş edilmiş. Bisiklet tekerleği şeklinde tasarlanmış pasta. Fransızlar malumunuz bisiklet sporunda oldukça eski bir tarihe sahip oldukları için, böyle bir organizasyona gitmeleri, uğruna pasta tasarlamaları normal tabii.

Hmmmm buradan yola çıkarsak, biz neden Edirne’deki yağlı güreşler için bir tatlı, veya bilemedin helva tasarlamamışız?

Pastanın görünüşü gözünüzü korkutmasın, sandığınız kadar zor değil. Ölçülere dikkat ettiğiniz sürece, gayet kolay. 2 saat içinde sofraya gelecek kadar işlemi de hızlı.

Devamı için tık / Press to read more

Rüya gibi bir çikolatalı pasta

Image

Bu aralar çaylıklara takıldım, farkındayım. Yaz gelmeden bu kadar kalorili tarifleri peşpeşe verdiğim için kendimle gurur duymuyorum elbette. Öyle denk geldi, kızmayın ne olur. Atın bir kenara bulunsun. Lazım olduğu zaman çıkarır kullanırsınız tarifi.

Biraz el alan, ama kesinlikle çok kolay bir tarif. El alması sadece zaman bakımından. Yoksa öyle alengirli birşey yok. Hem zaten servis sırasında havanız 1500 olacak, o yüzden yapmaya azıcık zaman ayırmaya değer. Buzdolabında kendi kendine olan bir pasta bu. Üzerini süslemek için alternatifler sizin “cesaretinize” göre değişiyor. Üstüne üstlük gluten oranı çok düşük, hatta glutensiz bile yapabilirsiniz.trianon

Pastamızın adı, Trianon. Bu da fransız bir blog’dan edindiğim bir tarif. La main a la pate, çok hoş ve hiç de zor olmayan tarifler ve hoş fotoğraflar içeriyor. Şu fotoğraf işinin ne kadar önemli olduğunu da tekrar tekrar gözüme sokuyorlar ya… Dur bakalım. Tamam kabul ediyorum, fotoğraf, pazarlamanın yarısı. Hele hele bizim gibi, okumayı pek de sevmeyen kültürlerde, görsellik daha da öne çıkıyor. İstediğin kadar detaylı yaz, esprilerle donat, fotoğraflar müşteriyi blogda tutuyor. Neyse, öğreneceğim elbet. Bir gün, fotoğrafını çekmek, pişirip yedirmekten daha önemli olacak benim için…. Belki. Bu yaştan sonra huy değiştirebilir miyim hiç emin değilim. Göreceğiz dostlar 😀

Devamı için tık / Press to read more