Eskiden, çalışırken, alışverişimin çoğunu internet üzerinden yapardım. Giyimden, markete, sebzeden meyvaya, hediyeye aklınıza ne gelirse artık. Şimdi eski alışkanlık işte, hala internet üzerinden alışverişi çok kullanıyorum. Hele hele üreticiden direk satışlara bayılıyorum. Bakınız www.iodes.com veya www.portakalbahcem.com. Ne alaka di mi? Birisi en kaliteli 100% ipek eşarplar yapıyor, bir diğeri Finike’deki bahçesinden portakal, nar, mandalina gönderiyor. Ama her ikisi de son derece özenli, müşteriyi özel hissettiriyor.
Geçenlerde, Portakalbahçem’in mektubunda, meyer limonların başladığı haberi vardı. Offff o harika renkleri ve baştan çıkarıcı kokuları ile! Dayanamadım aldım tabii. Salataya kullanmaya kıyamıyorum, ama yine de kullanıyorum. Arkadan hafif bir portakal mı desem, mandalina mı desem yumuşak koku geliyor, önde keskin limon. Nasıl aromalı anlatamam. E alınca bu kadın rahat duramaz tabii.
Rejimde olmama rağmen dayanamadım. Başladım tariflere bakmaya. Evde “yiyici” sadece ben değilim tabii. İçinde çikolata yoksa yemeyen bir oğluş var evde. Dolayısıyla, aşure mevsimi bu iş için en uygun dönem. Aklınızı iyice karıştırdım di mi 😀 Şimdi şöyle: Diyetisyenin listesine uyduğum için bu muffinler her ne kadar 81 kalori olsa bile, bana yasak. Gerçi dur bir dakika, Yekbu ile konuşmam lazım, belki bişiyler yaparız? Eh oğluş da yemeyeceğine göre, yakında da misafir yok. O durumda nasıl yapayım? Elim kolum bağlı. Derken, kapılar çalıp aşure kaseleri geldi. 😀 Eh aşure ile değil, ama 3-4 muffin ile doldurup göndermemde sakınca yok herhalde. Canım aşureyi ben yemiyorum! Yiyen var. 😀
Neyse uzun lafın kısası, yapmaya niyet edince, yedirecek birileri bulunur !