Hani demiştik ya
Her Türk kadını, 100 çeşit patlıcan yemeği bilmeli.
İşte size yeni bir tane daha.. Hadi bu güzelliğimi unutmayın 😀
Mutfak maceraları, deneyleri, heyecanları, renkleri, tarifleri
Hani demiştik ya
Her Türk kadını, 100 çeşit patlıcan yemeği bilmeli.
İşte size yeni bir tane daha.. Hadi bu güzelliğimi unutmayın 😀
Bruscetta sevmeyen yoktur değil mi? Domates, sarmısak, fesleğen bunlar bir araya geldiğinde hayır diyebilecek kimse tanımıyorum. Biraz oynadım, evrdim, çevirdim, ekledim, çıkar(ma)dım. İşte benim sunumum.
Bruscetta, sonuçta, kızarmış ekmekle yapılan bir kanepe. Yemesi biraz dağınık, öyle fransız kanepeleri gibi derli toplu, milimetrik planlanmış değil. Daha basit, daha rahat, daha samimi. Yani benim için en azından bruscetta demek, arkadaş demek, kalabalık demek, samimi demek, kasmadan demek, lezzet demek.
Bu bruscetta’larda da benzeri oldu. Domatesi istediğiniz kadar minik kesin, üzerindeki malzemeyi istediğiniz kadar derli toplu yerleştirin, yerken dökülmezse olmamış demektir.
Yazın, mangal yanında, misafir çağırınca, başka bir sebeple (bize sebep mi lazım?) focaccia en sevdiğim “yanlık”lardandır. Yanında bulabilirseniz pembe domates veya etlisinden Çanakkale domatesi ile, belki beyaz peynir veya burrata ile, yumuşak mozarella ile enfes oluyor. Peynir yoksa da, ekmek niyetine, çoban salatanın suyuna şamandıralayarak. Artık size kalmış.
Net üzerinde bir dolu tarif okuduktan sonra, kendi ölçülerimi yarattım. İşte aşağıda malzemeler, 2 saate yakın zaman aldığı için erken başlamakta, zamanınızı iyi ayarlamakta yarar var.
Annem bu “böreği” yaptığı zaman, (70’lerde) alüminyum tencere içinde, fırında yapardı. Sonra sofrada tencereye yapışan kısımları kazımak, en çıtır dibini yemek için yarışırdık. Tabii, annecim de alüminyum tencereyi temizlemekle boğuşurdu. Sonra zaman geçti, mutfağımıza pyrexler girdi, sunuşu değişti, adı değişti ama tadı değişmedi.
Benim bizzat yemeğe ilk davet ettiğim arkadaşlarıma ilk pişirdiğim yemek bu olmuştu. Daha üniversite öğrencisiyken yapmıştım. Acemilik işte, sofraya getirir getirmez kestiğim için tabaklarımızda sulu sulu yemek zorunda kalmıştık. Tadı nefisti, ama görüntüsü biraz dağınık olmuştu. Siz siz olun, sofraya getirdiğiniz zaman, övgüleri kabul ederken önce üzerine kocaman bir artı çizin. Bırakın bütün buharı uçup gitsin. Ancak ondan sonra tabaklara servis yapın.
Tabii, bu tarifi küçük kaplara yapıp, herkesin böreğini ayrı vermeyi de düşünebilirsiniz. O zaman 6 fırın kabına ihtiyacınız olacak demektir. Ya da bir tane 24cm’lik pyrex’e. Borcam da olur canım, bu ağız alışkanlığı.