Patlıcanın en güzel zamanı. Markette, pazarda, pırıl pırıl, simsiyah parlıyorlar. Gel de alma. Malum, türk mutfağında da bir dolu tarifi vardır. Eskiler ne der, 1000 çeşit yemeğini yapamayan kız evlenemezmiş. (Netten bir baktım da, kimisi 300 çeşit yemeği var diyor, kimisi 5000, e abartmanın sonu yok tabii) E ucuz sebze, sıcağı, soğuğu, mezesi, böreği, turşusu, reçeli derken o kadar yemek çıkar tabii.
Tira-mi-su 12 porsiyon, 230 kalori
Image
Tiramisu’yu nasıl bilirsiniz?
En sevilen ve en bilinen, en klasik italyan tatlısıdır değil mi? Damağımız pizzayı denediğinden beri her “İtalyan” lokantasında menüde mutlaka vardır. Hatta bütün bistro, cafelerde diyebiliriz.
İçinde kahve olan her çeşit tatlıya bayılırım. Buna bir de krema eklendiği zaman yeme de yanında yat! Tamam, hepsi tiramisu olamaz elbette, ana tarife saygılı olmalıyız değil mi? Ancak biz, bu toprakların insanı, alternatifleri, “etraftan dolaşmayı”, bazı şeyleri kendi kafamıza göre değiştirmeyi pek severiz. Yani her alanda olduğu gibi, mutfakta da macerayı pek severiz… Dolayısıyla, bu klasik italyan tatlısı karşımıza bir bakmışsınız pasta olarak çıkmış, bir bakmışsınız bardak içinde kup olarak. İçinde peynir yerine muhallebi olanını mı istersiniz yoksa bulut bulut, köpük köpük olanını mı? Açıkçası lezzetli olduktan sonra benim için pek de önemli değil. Evet, biliyorum, mutfak, yemek, gastronomi meraklısı olarak böyle dememem lazım, sıkı sıkıya ana tariflere tutunmam lazım, heyhat!
Tiramisu’ya saygı duruşu olarak bu tarifi hazırladım. Fransızcadan gelen kırık italyancamla italyan sitelerinden başlayarak, bir dolu yabancı siteyi, blogu, eski yabancı yemek kitaplarını, gurme sayfaları dolaştım, okudum, biriktirdim. Buna bir de maceracı ruhumu ekledim. Biraz fantezi yaptım ve işte ortaya bu çıktı:
Şimdi, aşağıda okuyacağınız tarif ve yapım aşamalarında, mümkün mertebe klasik tiramisu tarifini de vereceğim. Böylece isterseniz en klasik en italyan en lezzetli tiramisuyu da yapabilirsiniz veya bana uyup biraz eğlenebilirsiniz. Hatta belki ilham gelir, daha farklı fanteziler yapar, benimle de paylaşırsınız.
Sonuç lezzetli, sunum eğlenceli. Ona göre…
Darmadağın…. Sunarken, yerken, yedikten sonra… :D 12 porsiyon 331 kalori
Image
Yazın hem hafif, hem serin, hem de çilekli bir tatlı yapmayı severim. Bir ara, Çilekli dağ pastası adını taktığım bir pastaya takılmıştım. Döne döne onu yapardım. Evet, yaptığım bir yemeği tekrar tekrar yapmak bana çok ters, lakin sonuç o kadar başarılı oluyor ki, geçen senelerde sık sık yaptım. Tarifi için, buraya bakabilirsiniz.
Bu sefer, ilk yaz misafirlerime farklı birşey yapmak istedim. Eton mess diye bilinen bir tatlı ile başladım, pavlovaya geçtim, sonunda bu yaptığım “ortaya karışık” tatlı ile bitti.
Eton mess, İngiltere’nin ünlü üniversitelerinden biri olan Eton College’ın klasikleşmiş tatlısı. Hani bizde okulların belli yemekleri vardır, kimi talaş böreği ile ünlüdür, kimi kurufasülye-pilavı ile. İşte Eton College da, bu tatlısı ile ünlü. Malum İngiltere çilekleri ile ünlü. Bu tatlı da son derece basit, krema-çilek-beze üçlüsü ile yapılıyor. Tatlının adına yakışır şekilde, bütün içeriği karmakarışık bardaklara veya geniş bir tabağa yayıyorsunuz, tabakta bir “dağınıklık” yaratıyorsunuz ve iş bitiyor. Tabii kremanın tadı ve kullandığınız çileklerin aroması işi bitiriyor.
Karabuğdaylı, kinoalı doyurucu salata
Image
Yaz mevsimi yaklaşırken salatalara, hafif yemeklere geçmek komik oluyor. Ya da daha ağırı, ikiyüzlülük diyelim. Sen kalk, bütün kış tatlılar, kekler, pastalar yap, fotoğrafla, paylaş, yedir, yaz gelip de hafif ve ince elbiseler gerekince, durumun vahametini anlayıp mutfağı değiştir. Yağsız, şekersiz, üç beyazdan uzak durmaya çalış, her yerden salata tarifi topla, neredeyse otla.
Şaka bir yana, marketler, manavlar, tezgahlar çıtır çıtır otlar ve sebzelerle doluyken işlem kolay. Rengarenk sebzeler, yeşilin en derini otlarla doldurun sepetinizi. keskin kokulu nane, tazecik dereotu, incecik taze soğanlar. Daha ne olsun.
Bu aralar yaptığım salataların çoğu benzer içerikli. Çıtır çıtır hıyar, sadece dörde bölünmüş şeker domates, bolca soğan, bolca ot. Tabii ki sos için deli karışımlar. Nar ekşisinden girip, hardaldan çıkan, zeytinyağından cömert, tuzundan pinti soslar. Bu sefer hazırladığım salata, hem doyurucu, hem karbonhidrat krizinizi dindirecek, ama düşük glisemik endeksi ile masum bir salata.
Ben greçkayı kinoaya tercih ediyorum. Daha yumuşak olduğu için, daha tembel işi bir yemek. Kinoayı sıcak suda bekletmek, bol bol ovalayarak yıkamak gerekiyor ya, tembelliğime geliyor ne yalan söyliyeyim. Ama bu salatada, ikisini birden kullanmak gerekiyor. Kinoanın çıtır çıtır dişe gelen yapısı, salataya ayrı bir lezzet katıyor. O yüzden, uğraştığınıza değiyor. Hem miktar o kadar kocaman oluyor ki, atın dolaba, sonra çıkarın çıkarın, soslayın, sebzelerini otlarını ekleyin yiyin bütün hafta neredeyse, öyle de bereketli hazret!
Mücver… ver… ver… ver… 36 adet, her biri 42 kalori
Image
Biz çocukken, o masum ve yediklerimizin çok daha doğal olduğu yıllarda, baharın geldiğini kabak yemeklerinin çoğalmasından anlardık. Zeytinyağlı kabak, kıymalı kabak kalye, tabii ki dolma, eh dolmanın yanına mutlaka mücver. Valide hanım, dolma yaptığı zaman, içini ziyan etmez, sadece bir kabak daha rendeleyerek mücver yapardı. Çocuk aklımla, dolmadansa, mücveri her zaman tercih ederdim. Yok, cümle yanlış oldu. Ben hala mücveri tercih ediyorum. 🙂
Sonraları aklımız erdiği zaman, anneme mücveri illa dolma olduğu zaman değil, her zaman yapması için bastırır olduk. O zamanlar kızartma zararlı diye bir çekincemiz de yoktu herhalde, annem sık sık yapardı. Daha sonra, kilo-kolestrol hayatımıza girince, tavsadı tabii. Taa ki, birisi mücveri kızartarak değil de, tepside fırında yapmayı akıl edene kadar. Ne demişler, en büyük icatlar, ihtiyaçtan kaynaklanır. Mücveri tepsiye döken teyze de, belli ki mücver hasretine dayanamamış.
Ben yıllar sonra, misafire nasıl yapmalı, servisi şık olsun diye kaşınırken, ihtiyaçtan yani, mücveri silikon muffin kalıplarında yapmaya başladım. Misss… Hem tek lokmalık, hem kalanı sulanmaz, hem şık, hem hafif. Eh daha ne olsun. Kilo problemini en kafaya taktığımız zaman, tart yerine çayda bile mücver yapar oldum. Hatta hızımı alamadım, patlıcanla bile yaptım. A tabii ona mücver denmez, o başka. Onun da tarifi işte burada.
Neyse biz dönelim, kabak mücver tarifimize. Eminim annenizin veya teyzenizin tarifi de vardır. Benimkinden çok da farklı olduğunu sanmam. 😉 Ama ben ölçtüm, biçtim. İp uçlarını toparladım. Fazladan bir tarif daha okumanın, biraz daha esinlenmenin bir sakıncası olmaz değil mi?
Karamelize soğan, Ispanak ve rokforlu tart! Ba-yı-la-caksınız!
Image
O kadar iddialıyım işte! Bunu yedikten sonra, içindeki eşleşmelere hasta olmanız garanti. Hani teker teker çok da sevmeseniz bile, bir araya geldikleri zaman muhteşem bir uyum içindeler. İtiraf edeyim, biraz el oyalıyor, ama misafirlere hazırlamak için çok başarılı, övgüleri toplamanız ise garantili.
Bir itiraf daha, bunu son yıl içinde 3 defa yaptım. Her seferinde, arkadaşların davetlerine, ikramlarına hazırladım. Ama sunum sırasında orada değildim, dolayısıyla pişmiş halinin fotoğraflanması istediğim kadar detaylı ve çeşitli olamadı. İlkinde, evsahibesi, “valla ben sofraya oturana kadar paylaşmışlardı, bitmişti” diye sadece 1 dilimin fotoğrafını gönderebildi. İkinci ve üçüncüde ise, bütün tartın fotosu vardı. Neyse, sonunda bir davet için ben yeniden pişirince, bizzat evde ikramlayınca, daha detay fotoğraflayabildim.
Limon limon, ekşi ve tatlı…. Limon barların en kraliçesi 15 dilim / 316 kal.
Image
Limonlu tatlılara bayılırım. Bu tatlıların kralı limonlu krema ise, en kraliçesi de, limonlu bardır. Limonlu krema, yoğun bir yemeğin ardından, damağınızı ferahlatırken (yutkunun yutkunun), limonlu bar, dolu dolu bir çay sofrasında içiniz çikolatalı tatlardan mesela, bayıldığı zaman, kurtarıcınız olur.
Limonlu bar, fazla tatlı sevmeyenlerin gözdesi olacaktır. Altındaki kıtır hamurun üzerinde, yoğun limon kreması, pudra şekeri. Hem de buzdolabından buz gibi. Yanında enfes bir çay. Nedense kahveyi yakıştıramadım 🙂
Limonlu bar deyince, pek çok tarif var. Benim gibi yemek kitabı koleksiyoncusuysanız, evdeki bin kitap ve derin derya internet üzerinde limonlu bar tarifleri arasında kaybolmanız işten değil. Kremalısını mı istersiniz, yulaflısını mı, bademlisini mi… Çeşit çeşit. Hepsini denemeye imkan yok tabii. İçlerinden en güzelini bulup çıkarmak lazım. Ben 3 deneme yaptıktan sonra, (yok hepsini yemedim, hepsini aynı gün yapmadım merak etmeyin) bu tarifte karar kıldım.
Tarife geçelim mi?
Damla Çikolatalı kurabiye
Image
Derken, Pelin hanım fark eder ki, Damla çikolatalı kurabiye tarifini blog’a yazmamış !! Kitabın ilk hikayesi (Kaan’ın damla Çikolatalı Kurabiyesi), hani neredeyse kitabın kaynağı olan tarif buraya nasıl girmemiş anlamadım. 2-3 ayda bir mutlaka pişen, face’te, instagram’da sürekli paylaştığım kurabiyeleri buraya yazmamak ayıp olmuş.
Şimdi tabii, maddi olarak bakarsak, demem lazım ki, buraya tıklayın, kitabı satınalın, tarifi de oradan okuyun. Ama ben detaylı yazacağım. Ben adam olmam. 🙂
Öncelikle, hikayenin hikayesini anlatayım;
Çalışmaya ara verdiğim dönemde, bir arkadaşıma yaşgünü hediyesi verecektim. Enteresan birşey olsun diye araştırırken, çok sevdiği bu damla çikolatalı kurabiyeyi, tarifiyle ve malzemeleriyle beraber şık bir paket yapıp vereyim dedim. Tarifi, kuru kuru yazmak yerine, oturdum hikaye gibi yazdım. Sonra bu yazma işi çok hoşuma gitti. Bir tarif, bir tane daha derken, karşınıza Mutfak Sesleri romanı çıktı.
Bu damla çikolatalı kurabiye ise en favori kahvaltılık bizim evde. Evdeki malzemeye göre esmer şekerle veya tamamen beyaz şekerle, bademli veya cevizli, tereyağ ile veya bazen margarinle yapabiliyorum. Hepsinin bir etkisi var mutlaka…
Trüf veya keme denemeleri (2) Taglietelle a la Keme d’Antep :)
Image
Antep gezisinden elimde iki kocaman keme ile dönünce, avucum kaşındı ne yapsam ne yapsam diye. İlk denememiz, keme kavurmaydı hatırlarsanız. Buradan ulaşabilirsiniz. Kebap yapmak için gerekli alet edavat burada olmayınca, kavurma denedim. Yanında bol salata ile enfes bir yemek oldu.
Kavurmayı bir kerede bitiremeyince, ikinci akşam da yedik. Sonra da sıra ikinci denemeye geldi. Bu seferki, oğluşun özel isteği ile, makarnaya sos oldu.
Gezmek güzel şey
Image
Gezmek güzel şey. Yeni yerler görmek gibi klişe yazmak istemiyorum, ama benim maceracı ruhuma en iyi gelen “hobi”lerden biri olduğu kesin. 40 defa gittiğim yere gitsem bile, avucumun içi gibi bildiğim sokaklarda dolaşsam bile, evden çıkmak, farklı ışıklarda aynı veya daha da iyisi yepyeni yerlerde dolaşmak, sokakları koklamak. GÜZELDİR!
Eğer yeni bir yere gidiyorsanız, en güzeli, ya da hadi en verimlisi diyelim, lokal biriyle gezmektir. Hele bir de hobiler veya meraklar uyuşuyorsa, sizi sizin zevk alacağınız yerlere götürüyorsa, tadından yenmez. İşte o zaman gezmek daha da zevkli ve daha da doyurucu olur. İlk defa gittiğiniz şehirlerde, tabii ki öncelik “görülmesi şart” yerlerdir, ama hemen arkasından kıyıda köşede kalan yerlere sadece yerlilerin bildiği sevdiği yerlere, ancak sizi tanıyan, ne istediğinizi birisi götürür. Ya da yalnızsanız, planlı bir seyahat ise, o zaman internetten araştırmak, blogları okumak, webde gezmek gezmek gezmek gerekir ki, bu tarz yerleri atlamayasınız.
Lafı dolandırmayalım, son son, Gaziantep’e gittik. Rehberimiz, yoldaşımız, mihmandarımız, doğma büyüme Antep’li olunca, bir de benim gibi mutfağa meraklı olunca, tadından yenmeyen bir seyahat oldu. Kısacık, ama doyurucu, her anlamda, gülmeyin! Evet itiraf edeyim, midem doydu, ama gözüm doymadı, bilgi dağarcığım daha da kaşındı, maceracı ruhum iyice azıttı. Sonunda, bir dolu baharat, bir dolu tarifle döndüm.
Soya soslu, ballı tavuk 5 porsiyon 433 kalori
Image
Soya sosu mutfağımıza ilk girdiği günden beri, ya süt ya da bal ile beraber kullanırım. Soya sosunun o tuzunu bastırdığına ve daha da lezzet kattığına inanıyorum. Evde, oğluş bu yemeği ballı tavuk diye seviyor, ve zaman zaman özel istek yapıyor. Canım, öyle peçeteye yazıp da mutfağa falan bırakmıyor tabii, ama talep geliyor. Ki, bu oğluşu tanıyan herkes için ne büyük bir sürprizdir…
Yemeğe, mutfağa, mutfak macerasına bu kadar meraklı bir annenin, bu kadar iştahsız bir oğlu olur ancak. Sülale geniş, insanlar cins cins, her sülalede olduğu gibi, bizde de yemek için yaşayanlar ve yaşamak için yiyenler var. Baba tarafım ne kadar “bir barbunya pişirmişim”, “pazara bir pırasalar gelmiş”, “ellerine sağlık”, “a biraz daha n’oolur”, “bak arkandan ağlar”, “Allah aşkına bir kaşık daha” ise, anne tarafı o kadar “kafi”, “yeter”, “ay ben almiim”, “ben çok yedim”, “tuzu mu az bunun?” bir aile.. Ben iki arada bir derede, baba tarafıma çekmişim herhalde. Taşı, pişir, ye, yedir. Neyse, ben baba tarafına çekmişim de, oğluş tam anne tarafı. Nefsini köreltecek kadar yiyen, gram ve kalori sayan bir oğlum var. Amma dedikodu yaptım di mi. 🙂 Haydi lafı bırakalım da tarife geçelim.
Akçaağaç şuruplu krema 8 bardacık / 163 kalori
Image
Akçaağaç şurubunun o ağaç ağaç kokusuna, aromasına bayılırım. Beyaz şeker yerine bu daha doğal şekerlere yöneldiğimden beri, balı, pekmezi kullanıyordum da, akçaağaç şurubunu denememiştim. Kahvaltıda pancake ile yemenin dışında da yollarını arıyordum, hayalgücü, yaratıcılık ve tabii bol okuma ile neler buldum neler.
Öncelikle pekmez ve bala göre çok daha aromatik olması büyük avantaj sağlıyor. Portakal, limon ve viski ile, çok güzel kombinleniyor. Hint cevizinin yanında, tarçın, hatta dövülmüş karanfil başlı başına yandaş oluyor. Kendi aromaları o kadar “sıcak” ki, bu defa biraz serin bir tatlıda nasıl olur acaba dedim. Hani yazın sıcağında, yemekten sonra buzdolabından alıp yemelik, serin serin, buz gibi… Ortaya bu puding çıktı.
Aromatik ve tatlı olması, minik porsiyonlara yol verdi. Daha da hafifledi. Baksanıza sadece 163 kalori ile durabileceğiniz, enfes bir tatlı.
Akçaağaç şuruplu tart 110 + 210 kalori / 10 dilim
Image
Akçaağaç şuruplu denemeler sürerken, binlerce alternatif arasından aklıma tart yapmak düştü. Akçaağaç şurubunun hele de Mic Mac marka organik olanını denedikten sonra, bu tadı, nerelerde kullanabilirim diye çok düşündüm. Diğer markalardan çok daha yoğun ve çok daha aromatik olması ciddi fark yaratıyor. İster pancake ile yiyin, ister granola yapın, ister vanilyalı dondurma üzerine dökün cevizle kaşıklayın, geriden gelen o buram buram meşe kokusu, yoğun aroması akıllara zarar.
Tart tarifleri arasında gezinirken, elmalı mı, balkabaklı mı diye kaşınırken, MicMac’in kendi tadı o kadar güzel ki, aklıma daha önce defalarca yaptığım tart geldi. Şimdi asıl olarak tartın mantığı ya da tekniği önemli. İçine ne koyduğunuzdan ziyade, nasıl koyduğunuz, nasıl şekillendiği, nasıl piştiği. Böyle anlattığıma bakmayın, aslında son derece basit. Siz sadece “yancı” malzemeye karar verin yeter. Ben bu defa Mic-Mac kullandım.
Bol lifli, lezzetli ve SAĞLIKLI! Granola
Image
Sonunda oldu !
Tam istediğim lezzeti bulana kadar bayağı uğraştım, ama sonunda oldu. Bu kadar uğraşmama değdi. İlk yaptığımda çikolata ve kuru meyvaları baştan koydum. Tam bir felaketti. Çikolatalar eridi, kayboldu, meyvalar kayış gibi oldu. Zaten çok pişirmişim, kavruldu, kavrulunca da şekeri hafif yandı. Çıtır çıtır, ama yanık oldu. Allahım, tam bir fiyasko!
Bir yaptığımda pişirme süresini ayarladım, altın gibi kavruldu, ama aroma olarak eksik kaldı. Tarçın, vanilya miktarını değiştirdim.
Evde kavanoz kavanoz granolam birikti. Neyse ki evde bir ergen var, tatlı olsun, taş olsun modunda yiyor. Sonunda oldu. 😀 Hem çıtır, hem aromatik, hem sağlıklı, kısacası muhteşem!
Şimdi başlığa bakıp kahrolmadan önce şöyle düşünün. Ara öğün olarak yoğurt veya istediğiniz bir süt üzerine 1 çorba kaşığı, sabah kahvaltısında ise, ölçerek, biçerek 50 gr, yaklaşık 4-5 çorba kaşığı bol lifli, kesinlikle sağlıklı ve hatta yoğurt ve süt yerine soya veya daha güzeli badem sütü ile vegan bir alternatif.
Ana malzemeler, yulaf, kuru meyva, kuruyemiş, baharat, yağ ve tatlandırıcı. Hepsinin alternatifi var. Ölçüleri birkaç defa değiştirdim. Ama sonuçta, damak tadı farklı. Siz azaltmak isterseniz, alternatif isterseniz, maceraya açık bir tarif. Deneyin, maceralarınızı yazın. Beraber zenginleşelim. 🙂
Kahvaltıda sütle, üstlük olarak az pudra şekeri eklenmiş süzme yoğurt ve taze meyvalarla bardacık kup yaparak, veya kuru kuru çayın yanında atıştırmak için. Yemek için bahane yaratacağınıza eminim.
Afiyetle!
Jump to Recipe Jump to Recipe
Granola
Malzemeler
- 2 cup yulaf
- 2 cup kıyılmış karışık, ÇİĞ kuruyemiş fındık, kaju, badem, ay veya kabak çekirdeği, keten tohumu, chia, susam, çörek otu karışımı
- 1 cup Kuru meyve Üzüm, yaban mersini, kan üzümü, doğranmış kayısı, kuru erik, incir….
- 1/3 cup zeytinyağı hindistancevizi yağı da olur
- 3/4 cup Akçaağaç şurubu Dut veya keçiboynuzu pekmezi, kayısı veya erik püresi, (üzüm pekmezi olmaz)
- 2 tatlıkaşığı tarçın
- 1 tatlıkaşığı zencefil
- 1 paket vanilin
- 1 tatlıkaşığı tuz
tarif-name
- Fırını 150 dereceye getirin.
- Kuruyemişleri bıçakla irice doğrayın.
- Yulaf, kuru yemişler, (KURU MEYVALAR DEĞİL) baharatları derin bir kaba alın. Yağ ve pekmezi ekleyip güzelce karıştırın. Hepsi pırıl pırıl olacak.
- Yağlı kağıdın üzerine serip fırına atın.
- 15. dakikada kontrol edip düzgünce pişmesi için biraz karıştırın.
- Altın rengini alınca, biraz kavrulunca, fırından çıkarıp el değecek kadar soğutun.
- İyice soğuduğu zaman üzerine kuru meyveleri, isterseniz çikolata parçalarını ilave edin. Hepsini güzelce harmanlayıp kavanozlara doldurabilirsiniz.
İpuçları
- Akça ağaç şurubu yerine pekmez kullanıyorsanız, rengi daha fırına girerken hafif kavruk olacaktır. O zaman fırın süresine dikkat edin, kavrulup yanmasın.
- Pekmez yerine bal kullanmayın! Bal 40 derecenin üzerine çıktığı zaman sadece yararını kaybetmiyor, zararlı hale de geliyor.
- Kuru meyvaları fırına girmeden eklerseniz, çok pişip sertleşiyor. Aman dikkat.
- Pekmez yerine hurma püresi de kullanabilirsiniz.
Protein salatası Semizotu, somon, yumurta….
Image
Annem, yaşamak için yiyenlerdendir. Kendi başına bıraksanız, sadece nefsini köreltecek kadar yer, yemek bile yapmaz belki. Oysa ben, her zaman olmasa bile, doğru düzgün, mutlaka lezzetli birşeyler yemeliyim. Öyle sofralar kurmam belki, ama tepside bile yesem, illa enteresan olmalı, illa yaratıcı olmalı yediklerim. Tabii her zaman bu kadar hevesli ve yaratıcı olamıyor insan, ancak son günlerde yine bir heyecan var içimde. Bugün akşam öğünü de öyle oldu.
Sabah yoğun bir spor seansından sonra, günü de hafif geçirmenin verdiği vicdan rahatlığı ile, gönlümce bir salata hazırladım. Spor dönüşü, marketten aldığım semizotuna, klasik olarak karaşimşek eşlik edecekti Keçi peynirli semizotu salatası olacaktı. Hatta bütün malzemelerini de aldım. Ama sonra şeytan dürttü. Maceracı ruhum kaşındı.
Hardal paneli antrikot 517 kalori / 200g dilim
Image
Maille hardallarını severek kullanırım. Özellikle taneli olanını çok severim, her bir taneciği ayrı ayrı patlatmak, sosisi hardala bulaya bulaya yemek.. Off, şimdi yazarken bile canım çekti. Öyle Bekri tipi (ki onu da çok severim) hardallar gibi acısı burnunuzdan çıkmaz, geriden geriden gelir. Ama hafif mayhoş tadı, dokusu enfestir.
Daha önce, antikot dilimlerinin iki tarafını da taneli klasik hardal ile marine edip pişirmiştim. Ancak çıkan sonuç damak çatlatan cinsten olsa da, görsel olarak bana zayıf gelmişti. Aman az yağ olsun derken tavaya yapışmıştı en kıymetli yeri. Bu defa hakkını vermek istedim.
Eh, macera da yaşayacağız ya 🙂 eskisi gibi taneli hardal yerine elimdeki diğer hardalları kullanayım dedim.
Pancake… En basitinden… 6 adet, her biri 107 kalori
Image
Pancake özellikle ingiliz ve amerikalıların sevdiği bir kahvaltılıktır. Ben daha frankofon olarak, brioche, croissant, veya en son waffle falan severim. Ama tabii pancake’in güzeli olunca da gözünün yaşına bakmam. Yakın zamana kadar, evde yapmayı bile denemedim. İtiraf etmem lazım, uğraşmak istemedim.
Yakın zamanda, önüme öyle basit bir tarif geldi ki, artık kaçacak delik kalmamıştı. Yapması 2 dakika, pişirmesi 3, 5-6 dakikada, muhteşem bir kahvaltı çıkıverdi ortaya. Yanına Nutella mı istersiniz, reçel mi, peanut butter mı veya hatta tahin pekmez mi orası size kalmış. Ben meyvalı ve ballı seviyorum. Ya da haydi bir itiraf daha ballı-kaymaklı.
Enginarlı tavuk Tencere yemeği 125 kalori
Image
Herkese ve her yere farklı gelir bahar. Ağaçlara mimoza ile gelir, sonrasında hemencecik erikleri bademleri Bebek’teki manolya derken erguvanlar.
Günlere erken aydınlanan sabahlarla gelir, sonra saatler ayarlanır. Lodoslar sıklaşır, hava ılınır yavaş yavaş.
Okullara, gençlere lodosla gelir. Azıcık yüzünü gösterse güneş, önce atkılar atılır, sonra montlar. Tabii hemen arkasından gelsin nezle-grip 🙂
Benim için mutfağa, taze yeşilliklerle gelir. Önce dereotu, taze soğan, hemen arkasından enginar, çağla. Şimdi diyeceksiniz ki, bunların hepsi bütün kış var artık?! Olsun, varsın olsun. Kış dereotu kokmuyor ki? Kış taze soğanı öyle çıtır olmuyor ki.
Yine de, kışın grisinden çok bunaldığımda, daha bahar mutfaklara yansımasa da, dereotu ve taze soğanla, bulabilirsem taze ayıklanmış enginarla avunmaya çalışırım. İşte bu durumda, annemin enginarlı tarifleri imdadıma yetişir.
Enginarlı tavuk da bunlardan biridir. Ben biraz daha hafiflettim tarifi. Beşamel sos kısmını atladım. Aşağıdaki tarifte, ikisini de anlatacağım gerçi. Siz hangisini isterseniz, onu yapın. Yeter ki ilham versin, mutfağa girmeniz için heyecan katsın.
Florentine adedi 59 kalori.
Image
İngiltere’den gelen bir arkadaşımız getirmiş. şöyle kocaman kocaman, avuç büyüklüğünde, mis gibi tereyağ kokulu, tam da benim sevdiğim gibi bol bademli. Yedik, bayıldık, sanki Pelit’ten hiç yememişim gibi, nedense o anda karar verdik yapılır mı yapılır diye. Kısmet işte. 😀 Yapar mısın dediler, ben ha, florentine ha, bit-tabii yaparım dedim. Ben mi ondan korkacağım, o benden korksun!
Dedim ama, elde tarif yok, tek yemekle de olmuyor ki, bir yere kadar. Oturdum, internet senin pinterest benim, bir dolu tarif okudum. Her biri birbirinden farklı, değişik tarifler. Türkiye’de bulabileceğimden emin olmadığım malzemeler vs, neyse seçtim seçtim, 3 tarife indirdim.
Hepsini denedim: Birisi çok cıvık oldu, birisi fazla kıtır oldu, sonunda aşağıdaki tarifte karar kıldım. Tabii kendi yorumumu da kattım. İşte bu kadar… Buyurun tarife..
Patlıcanlı buğday pilavı 4 porsiyon 267 kalori
Image
Pilav, bulgur, makarna ve yeni yeni kinoa, greçka… Hepsini ızgara etin yanında severiz değil mi? Hepsinin de kendine göre bir lezzeti vardır. Da, insan zaman zaman yenilik istiyor. Karbonhidratı yüksek, doyurucu ama sağlıklı olsun diyoruz. İşte bir yenilik. Markette görünce hem de katkı maddesiz olduğunu okuyunca, üzerine atladım.