Yeşil mercimek, nam-ı diğer karaşimşek, çocukluğumda hep küçümsenen, fakir veya asker yemeği, yatılı okul yemeği olarak bilinen bir bakliyattı. Annem kıymalısını yapar, çorbasında ise, sirke ve sarmısağını ihmal etmezdi. Sirke ve sarmısak ikilisini nereye döksen yedirir zaten, ama annemin yaptığı yeşil mercimek yemeğini başka yerde yiyemedim. Bu yaşıma geldim, evde de yapmadım. Bkz. ilk satırlar.
Yeşil mercimek salatası ise, annemin hiç yapmadığı, aklına bile gelmeyen, duysa da meşhur “değişik” veya “biz bilmeyiz öyle şeyler” dedirtecek bir çeşni oldu. Ama bir arkadaşımda yedikten sonra, benim yapılmalı-yazılmalı listeme girdi.
Tarifi uzun zamandır bekleyen arkadaşlar var. Onları daha fazla bekletmeden başlayalım:
Malum salata tarifleri birebir uygulanmaz, verilmez. tutamla, zevkinize göre artırıp azaltacağınız malzemeden oluşur. Bu tarifte de, buna göre içeriği vereceğim, ama artırmak veya azaltmak, eklemek veya çıkarmak size kalmış:
- 1 su bardağı yeşil mercimek
- 4 sap yeşil soğan
- 1 avuç ceviz
- 4-5 adet kornişon turşu
- 2-3 adet kırmızı biber (közlenmiş turşu)
- 1 avuç nar (varsa, renk katması ve süsleme için)
Sosu için
- 2 çorba kaşığı sarı hardal
- 1/3 cup zeytinyağı
- 1 limonun suyu
- 1 çay kaşığı tuz
Eskiden, annem yeşil mercimeği bir gece önceden ıslatır, sonra da haşlayıp pişirirdi. Ben tam tersine, ayıklayıp, (o da ayıp olmasın diye içinden 3-4 tane kötü olanı atıyorum), güzelce yıkayıp 20 dakika kadar haşlıyorum. Taneleri dişle ezilecek kadar yumuşadığı zaman, aman patlamasınlar dikkatli olun, süzüp soğuk suyla tekrar canlandırıyorum.
Daha sonra, yukarıdaki bütün salata malzemesini zar kadar incecik doğruyorum. Hepsini salata kasesinde ezmeden karıştırıyorum.
Sosu için, küçük bir kavanozda, hardal, limon suyu ve zeytinyağını tuzu güzelce çalkalıyorum. Sarı bulamaç bir sos oluyor. Bu sosu da salataya ekliyorum.
Genelde, salata sosları son dakika eklenir ya, yumuşamasın diye. Burada, tam tersine, en başından ekliyorum ki, iyice çeksin, bütün malzeme aynı dili konuşsun diye.
Salata o akşam veya daha da güzeli ertesi gün süper oluyor. Bütün lezzetler kaynaşmış, sosunu iyice çekmiş, yumuşamış. Soğuk soğuk servis yaptığınız zaman, bu eskiden küçümsenen minik bakliyatın ne derece lezzetli olabileceğini görüyoruz.
İster ızgara köftenin yanına, ister rakı sofrasında meze olarak, her türlü sofraya uyum sağlayacak kadar alçakgönüllü, ama leziz.
Afiyet şeker olsun!
Çiğ soğan (hem yeşili hem de kurusu) midemi rahatsız ettiği için, benzer tarifleri hep pırasayı ince ince kıyarak yaparım.. Uçları, koyu yeşil tarafları daha iyi olur elbette.
Tavsiye ederim, bu tarifi de öyle denedim ben ve benim damak tadıma da gayet güzel uydu.
Ve tarif için de teşekkürler, kara şimşek candır :-)))