Evdeki yemek kitaplarına dönüp dönüp bakmak en büyük zevkim. Boş zamanlarımda veya misafire hazırlanırken, sadece internet değil, kitaplar, eski defterler de en büyük esin kaynağım. Mutfak dolaplarımdan biri tamamen yemek kitaplarına ayrılmış durumda. Gözüme kestirdiğim yeni kitapları da ekliyorum. Ya da sevgili dostlarım, arkadaşlarım getiriyor. Sadece kitap mı? Annesinden kalan, ninesinin dolabında ortaya çıkan eski tarif defterleri de bu dolapta yerini buluyor.
İşte son keşiflerimden biri, yaşgünümde (kimbilir hangi?) gelen bir Lübnan Mutfağı kitabı. Amin Maalouf’un önsözü ile, muhteşem bir kitap. Tamam, çevirisi belki harikalar yaratmıyor, ama çok anlaşılır, çok özendirici – ki bu yemek kitapları için en önemli kriterimdir, yapmaya özendirmesi lazım – bir kitap. Her tarifin fotoğrafı yok, olsun, yine de anlatım detay iyi, yeterli.
Uzun lafın kısası, birkaç malzeme sıkıntısıyla, her tarif denenebilir seviyede. Malzeme sıkıntısı derken, portakal çiçeği suyundan bahsediyorum. Aslında Adana’da veya Antalya’da, portakal çiçeği cenneti yerlerde olması lazım diye düşünüyorum. Ama işte internet alışveriş sitelerinde bulamadım. Yok yok yok. Halbuki ne güzel olur. Gülsuyu gibi herhalde, ama mis gibi portakal kokan bir su..
Bir diğer malzeme de, baharatlar olacak diye korktum. Hep bildiğimiz baharatlar, ancak farklı karışımlar kullanıyorlar. Misal, 7 baharat karışımı, 5 baharat karışımı. Neyse ki, kitabın arkasındaki referanslar kısmında detayları var. Evdeki kahve değirmeni ile 2 dakikada yapıverdim. Ve itiraf ediyorum BA_YIL_DIM!
Kitapta, ilk aklıma yatan, mutlaka denenecek tarifleri işaretledim, ilk fırsatta da, yaptım. İşte bugünkü tarif onlardan biri.. Kabak müttebel.
Müttebel, tahinli bir sos. Buna isterseniz közlenmiş patlıcan isterseniz közlenmiş (?) kabak, veya kavrulmuş pazı saplarını (!!) ekleyebilirsiniz. Pazı dolması yaptınız, sapları kaldı, hemen kavurun, karıştırın. Muhteşem bir salata veya meze. Kabağı közlemenin de amacı, fazla suyunu salmasını önlemek. Kabakları temizleyin, ortadan ikiye kesin, üzerine azıcık tuz, karabiber, doğru fırına. Yumuşayınca, kaşık ile çok iriyse eğer çekirdeklerini sıyırıp atın. İşte bu kadar…
Tarifin detaylarına geçiyorummmmm…
Malzemeler
- 6 adet kabak
- 2 yemek kaşığı tahin
- 2 diş dövülmüş sarımsak
- 2 yemek kaşığı dolmalık fıstık, kavrulmuş
- 1 limonun suyu
- 1 tatlı kaşığı 7 baharat karışımı
- tuz
- karabiber
- az zeytinyağı
Kabakların kabuğunu temizleyin, ortadan ikiye kesin, yağlı kağıt üzerine yarleştirin. Tuz karabiber gezdirin, bıçakla ortalarından hafifçe kesin ki çabuk pişsin. Sonra 180 derece fanlı fırına alın.
Diğer tarafta, tahin, limon suyu, baharatlar ve zeytinyağını blenderdan geçirin. Kabaklar iyice yumuşayınca, çekirdeklerini bir kaşık ile temizleyin. Ama çok iri çekirdekleri yoksa, uğraşmanıza gerek yok. Bunları da blendera ekleyip, hepsini birkaç defa çekin. İçine kavrulmuş fıstığın yarısını ekleyin, 1-2 kere daha çekin. Fıstıklar kaybolmasın.
Püreyi servis tabağına alın, üzerini kalan fıstıklarla süsleyin. Sonra da buzdolabına kaldırın.
Akşama övgüleri almak için hazırlıklı olun 😉
Afiyet şeker olsun.
Portakal cicegi konusunda cok haklisiniz.Antalya’da da bir zamanlar sahibi Fransiz da olsa bir yasemin fabrikasi varmis.Ben de tesadufen bir kez bulup denedikten sonra ikinci siseyi bulmayi basaramadigim turunc eksisinin pesindeyim.Herkesin amator gurme kesildigi bu zamanda bari yerli ve yerel malzemeler degerlense,disariya para akmasa,birileri de gecim icin buyuk sehirlere goc etmeden hayatini kendi memleketinde idame ettirse…Ulkemizin dort bucagi uretimle senlense…. Bence bu konuda yemek bloglarinin katkisi cok onemli olabilir.
Son Hatay gezimizde gittiğimiz Vakıflı köyünde (ki son kalan ermeni köyü sanırım) portakal çiçeği suyu ve likörü satıyorlardı…Elim kolum, bavulum çantam o derece doldu ki, alamadım. Denenebilir ne dersiniz?