Portakalın son günleri artık. Kalın kabuklu reçellik yafalar piyasaya düşmeye başladı bile. Şimdi mevsim dönümünde güzel portakal bulamayacağız, ama eldeki portakalları da pek ala değerlendirebiliriz. 🙂
Bu tatlıyı ilk defa bir meyhanede yedim. Kafa bir dünya falan değildi, gayet ayık, gayet uyanık, şen şakrak bir sohbetten sonra nasıl olsa, e tatlısız olmaz dedik, garson abi, bize uzun bir liste saydı, kararsız biz hatunlar kararsız kalınca, “Durun ben size ortaya karışık yapayım” dedi. “Little little into the middle” diyerek mutfağa yolculadık. Elinde kocaman bir tabakla geldi. Ortada kaymak, çevresinde çeşit çeşit tatlılar. Ben, kalbura bastıyı direk es geçtim, cevizi itekledim, ekmek kadayıfından bir minik parça aldım, kabağı görmezden geldim, ama dur bir dakika, oradaki portakal mı? Diye takıldım kaldım.
Efenim, portakal reçeline bayılırım. Kahvaltıda tatlı sevmem, ama hafif sertleşmişse hele, portakal kabuğuna hayır demem, diyemem. O hafif acımsı tadı, buram buram kokusuna hastayım. Derken, bir kocaman dilimi kaymağıyla beraber götürdüm. Ona değmiş, buna değmemiş, kabuğu nasıl yumuşamış derken, bir yarım daha götürecektim ki, masadakilere acıdım.
Serde maceracılık var ya, garsona veya ahçıya nasıl yapılır sorulmadı, ama iyice bir tarttım, öyle mi, böyle mi derken, sanırım ilk seferinde buldum.
Buyurunuz tarife;
Portakalları kabukları ile beraber 8 dilime böldüm.
Derin bir tencereye aldım, her portakal için 4 çorba kaşığı tozşekeri üzerine serptim. Yani 1 portakala 4 çorba kaşığı. Kalabalık misafir için yapacaksanız, 2-3 portakal yeter. Lezzetli olduğu kadar hafif bir tatlı.
Sonra üzerine çıkacak kadar su koydum. 2 bardak su gerekti benim için. Altını açtım. Kabuklar yumuşayana kadar, tıkır tıkır 30 40 dakika haşladım. Bu arada bir iki defa her tarafı eşit pişsin diye portakalları çevirdim. Sapsarı bir şerbet oluştu. O altın değerinde, sakın atmayın.
Bu haliyle bile gayet tatminkar iken, sunum sırasında daha şık görünsün diye biraz karamelize edeyim dedim. Fırının ızgarasını kızdırdım, suyuyla beraber, portakalların bir yerleri hafif yanana kadar ızgaraya verdim. Sonrası yok!
İstediğiniz “yanma”, “kızarma” derecesine gelince, üzeri kapaklı bir saklama kabına alın, artık iyice azalana o sarı altın suyu üzerine gezdirin, kapağını sıkıca kapayın, buzdolabına atın..
Buzdolabında 2-3 gün gayet rahat bekleyebiliyor. Sonra yanında, kaymaklı dondurma veya ekşi krema veya benim ilk yediğimde aklımın uçtuğu gibi kaymak ile servis yapın.
Buyurun size hafif, lezzetli, sağlıklı, şık bir tatlı.
Merhabalar,
Yeşilköy’de mi yediniz?
: )
Eveeeetttt.. Ama restoran sahibi tarifi tabii ki (saygıyla kabul ediyorum) vermedi.