Elmalı tahinli tart

Image

Sonbahar gelince, ister istemez elmalı tariflere dönüyorum. Elmalı klasik apple pie’da tutun, annemin nostaljik elmalı tartına veya en hafifinden elmalı görünmez kek‘e yapılacak, denenecek pek çok tarif var.  Ama yetmez! Bu deli kadına yeni yeni tarifler lazım.

Geçenlerde klasik bir balık / meyhane lokantasına gittiğimizde ampul yandı bende. Tatlı olarak en klasik tatlı geldi sofraya. Fırında helva. Altına da elma rendelemişler, daha da hafiflemiş, sulu sulu cızır cızır. Bunu tarta koysak da güzel bir kış çay sofrasına uymaz mı dedim. Başladım uğraşmaya.

Elmalı Tahinli Tart

Önce galet hamuru ile denedim. Ama hamur zaten yağlı, bir de üzerine tahini koyunca, daha bıçağı değdirince kırılan bir hamur oldu. O zaman daha sert bir hamur olsun diye, bu defa klasik tart hamuruna döndüm.

İşte sonuç….

Ta daaaa……

Elmalı Tahinli Tart

Hamur enfes, evet yine kırılgan, ama daha dayanıklı. Çifte pişme ile sertleşti iyice. Dolayısıyla üzerindeki tahine dayanıklı oldu. Elmalar tahini hafifletti. Kabukları çok güzel bir görsellik katıyor. Üzerine de azıcık tarçınlı tozşeker serpince, enfes!

Haydi tarife geçelim.

Devamı için tık / Press to read more

Çikolata kaplı mufin 34 adet her biri 57 kalori

Image

Badem güzeldir. Badem ve çikolata çok çok güzeldir. Eh bu mufin de içindeki bol badem ve üzerindeki incecik çikolata kabuğu ile muhteşem oldu!

Bu aralar, eski defterleri, eski tarif “birikintilerini” temizliyorum. Farklı farklı kağıtlara yazmışım, dosyalamışım, defter arasına atmışım da atmışım. Bu tarif de onların arasından kucağıma düştü. Ne başlık, ne nereden bulduğum, ne tarih, hiç bir şey yok. Yedim de mi yazdım, seyrettim de mi yazdım, yoksa internet gezilerimden birinde mi buldum?Kimse bilmiyor. Dolayısıla ilk deneyi de tarifte yazdığım kadarıyla yaptım. Sonuç HÜSRAN!

 

 

 

Bademe bayılırım. Bademli her türlü ürünü de severim. Acıbadem kurabiyesinin olduğu kadar, bademli tavuğun da hastasıyım. O yüzdendir ki, bademli bir yemek, yiyecek, tatlı tuzlu gördüm mü, dayanamam denerim. Eh sonuçta, bu tarif de bademli, dedim ki, Pelin vazgeçme! Yeniden dene. Kendine göre dene… Oyna biraz maceraya atıl!

Sonuç evdeki mufin canavarı tarafından denendi, onaylandı. Hatta yanaktan kocaman bir öpücük verildi! Bu ne demek bilir misiniz?!

Çikolata kabuklu mufin

Artık göğsümü gere gere, güvenerek yazabilirim!  Haydi tarife buyurun:

Devamı için tık / Press to read more

Elmalı tart 200 kal x 16 dilim

Image

Sonbahar ile beraber elmalar renk renk piyasaya çıktı. Sarılı kırmızılı yaz elmaları, starking’in ilk örnekleri raflara yerleşti. Eh, bu da demektir ki, elmalı tartların, apple pie’ların veya galette’lerin zamanı geldi.  Bütün yaz yemeyince, özlemişiz, atladık üstüne resmen. İnsanoğlu biraz nankör tabii, iki üç aya kalmadan söylenmeye başlarız, elma portakal off sıkıldım, hep aynı şeyler diye. Neyse özlem tazeyken, hemen bir elmalı tart yapayım dedim.

Elmalı tart

Valide sultanın biz çocukken yaptığı bir elmalısı vardı. Adı, iki kat elmalı, ama “iki kat” oluşu, altı üstü kapalı diye. Yoksa kat kat pasta gibi değil. Çay sofralarında pek severdik. Hamuru zahmetli, zor açılıyor diye annem biraz isteksiz yapardı, ama o kadar lezzetli olurdu ve o kadar çok övgü alırdı ki, yapmadan da duramazdı.

Elmalı tart veya orijinal adıyla apple pie değil bu. Gerçek tart. İçindeki elma pişiriliyor, paydaki gibi çiğden koyulmuyor. O yüzden daha farklı, bir kere incecik oluyor. Minik minik, kibar kibar porsiyonlama şansımız oluyor.

Buyurun tarife;

Devamı için tık / Press to read more

Renk renk panna cotta 12 porsiyon 175 kal

Image

Panna cotta. En sevdiğim italyan tatlılarından biri. Tiramisu ve aslında en basitinden espresso kahve içinde bir top sütlü dondurmadan ibaret olan affogato dışında buldum mu kaçırmam dediğim tatlıdır kendileri. İsmi sizi yanıltmasın, panna cotta, pişmiş krema demek olsa da, evet hafifçe pişer, ama kaynamaz, fırına ise hiç girmez.

Kat kat panna cotta

Buzdolabından çıkıp böyle buzlu buzlu bardaklarda sofraya gelecek şekilde yaptım. Bardacık içinde servis yapmanın en güzel yanı hem bu renk cümbüşünü göstermek, hem de serinliğini görsele yansıtmak olsa gerek.

İtalya’da son derece sade bir sunumla, genelde üzerinde ve yanında çilek sosu veya orman meyvaları sosu ile gelir. Öyle çok uç noktalarda sunumlarını göremezsiniz. Zaten panna cotta’yı bu kadar klasik yapan da budur.

Valide sultan’a ilk tattırdığımda, hafif oluşunu beğendi, su muhallebisine benzeterek beni yıktı 🙂 Su muhallebisini hiç sevmeyen biri olarak ciddi bir hayal kırıklığına uğradım. Ben hala panna cotta’nın iç baymayan hafif tadı, neredeyse jölemsi duruşuna hastayım.

Ben-deniz, panna cotta daha önce badem sütü ile denemiştim. Muhteşem olmuştu. Bu defa kat kat yapmak istedim. Profesyonel sunumlarda, sofra ve davetlerde şu yamuk doldurulmuş bardacıklara hastayım. Denenecek, yapılacak. Eh, ilk fırsatta denendi.

Haydi, buyurun tarife

Devamı için tık / Press to read more

Kayısılı muhallebi

Image

Kayısılı muhallebi tarifini çok sevdiğim bir kuzenim verdi. Sağlığına, yeme içmesine son derece meraklıdır, probiyotiklerden sirkesine herşeyini kendisi yapar, son yıllarda katı bir şekilde Karatay rejimini uygular. Hatta küçük kızı Hande Gürdoğan da muhteşem bir yemek kitabı yayınladı ABD’de The Gift of Real Food tamamen sağlıklı beslenme ve enfes tariflerle dolu. Sevgi ve gururla takibindeyiz.

İşte Sevde abla’nın verdiği tarifi, kışın ilk boş anda fırsat yaratarak denedim ve muhteşem oldu. Kuru kayısıyla yapmama rağmen ve pek sevmesem de pirinçunu kullanılmasına rağmen, tarifin hakkını vermek lazım. Yazın da kayısıların en parlak döneminde bu defa tazecik kayısılarla yapayım derken işte yaz rehaveti midir nedir, kaçırdım. Geçen gün haydi fırsat ayağıma geldi, rehavetim de bitti, ama bu defa da koca İznik’te taze kayısı bitti iyi mi? İznik’i bilen bilir, zaten manavı azdır. Herkes sebze meyve alışverişini haftalık pazardan alır. Migros olması fark etmez, içindeki sebze reyonu bisküvi reyonundan daha küçük. Artık gerisini siz düşünün.

Hani şeytan bir dürttü, bu defa da şeftali ile yap diye, ama yok dedim. Bursa şeftalilerinin en güzel zamanı. Ama yok, kayısı da kayısı. Aldık, paketli kuru kayısıları yollandık mutfağa.

Devamı için tık / Press to read more

Elmalı görünmez kek

Image

Boş zamanlarımda internetten, kitaplardan, bloglardan oradan buradan tarif okuduğum doğrudur. Eskiden dergiler, kitaplar hatta ansiklopediler karıştırırdım, şimdi internet sağolsun, herşey elimizin altında.  Geçenlerde yine internette geziniyorum, bilirsiniz, oradan buraya, sonra dur şuraya derken, nereden nasıl bulduğumu şimdi hatırlamıyorum, bu tarife denk geldim. Tee 2007’de daha blog’um ve kitabım yokken yazdığım Elmalı ıslak kek tarifime benzese de bu daha da az malzemeli.

Evet, elma mevsimi geçti geçiyor, şimdi çileklerin kirazların mevsimi. Ama olsun olsun. Tarif bulundu mu, hem de akıla yattı mı denenecek. Mecbur. Hemen bir bahane yaratıldı ve hemen denendi. Bahane şart çünkü çikolatalı değil, oğlu yemez, başıma kalır, maazallah, ben bitirmek zorunda kalırım.

Kekin orijinali Japon menşeili. Hafif yani. Öyle ballı yoğun bir şeker tadı yok. Az malzeme, minimalist bir yaklaşım, sağlıklı bir sunum, eh görünmez bir kek. Neyse, malzeme toparlandı, dediğim, elma alındı. Yumurta zaten var, azıcık şeker, azıcık un zaten dolapta.

Devamı için tık / Press to read more

Paris Brest

Image

Simit şeklindeki bu pasta, en favori pastalarımdandır. Genelde, çilekli ve pastacı kremalı yaparım, ama bu defa çikolatalı ve vişneli yaptım. Hem de, vişnelerini vişne likörü  yaparken kullandığım vişne tanelerinden yani bol tarçınlı, karanfilli, baharatlı.

Efendim, serde frankofonluk olunca, buna benzer fransız pastalarına özel bir düşkünlüğüm vardır. Bu pasta 1900’lerin başında, fransız bir şef tarafından yapılmış. Paris ve Brest kasabası arasındaki bisiklet yarışları için sipariş edilmiş. Bisiklet tekerleği şeklinde tasarlanmış pasta. Fransızlar malumunuz bisiklet sporunda oldukça eski bir tarihe sahip oldukları için, böyle bir organizasyona gitmeleri, uğruna pasta tasarlamaları normal tabii.

Hmmmm buradan yola çıkarsak, biz neden Edirne’deki yağlı güreşler için bir tatlı, veya bilemedin helva tasarlamamışız?

Pastanın görünüşü gözünüzü korkutmasın, sandığınız kadar zor değil. Ölçülere dikkat ettiğiniz sürece, gayet kolay. 2 saat içinde sofraya gelecek kadar işlemi de hızlı.

Devamı için tık / Press to read more

Kahveli bardacık veya Nescafeli Mus

Image

Ağır bir yemeğin ardından veya geniş bir davet sofrasından sonra, tatlı her zaman bir şarttır benim için. Bir de değil, iki çeşit tatlı olmazsa olmaz. Hatta, bir keresinde işi abartıp 4 çeşit bardacık yapmıştım. Kalabalık bir yılbaşı yemeği idi, özel bir davetti. 😀 Ama 4 çeşit bardacığı yapmak, bardaklamak o kadar zaman aldı ki, strese girdim. Bir daha tövbe dedim.

Aslında bütün tatlıları bardakta yapmak mümkün. Porsiyonu küçültüp, sunumu güzelleştiriyoruz. Hem de yenmeyenler bozulmadan ertesi gün yapılacak artık partisine tertemiz kalabiliyor. Bu tarifteki bardacık ise, ancak bardakta sunulur. Daha büyük bir kapta olmaz, hele kaşık kaşık hiç servis yapılmaz. Buzdolabında, üzerini streç film ile kapadığınız zaman,  çok rahat 2-3 gün bekleyebiliyor, hatta bekledikçe güzelleşip kıvam buluyor. Bu da ne demektir, davetten 2-3 gün önce yapabilirsiniz.

Aşağıdaki tarifte verdiğim ölçüler 2-3 denemeden sonra oturdu. Ancak sizin kahvenizi ve tatlınızı nasıl sevdiğiniz ile çok yakından alakalı. Sert kahveden hoşlanıyorsanız, kahve miktarını sadece 1 tatlı kaşığı artırmanız yeterli.

Malzemeler,

  • 2 paket krema
  • 4 silme tatlı kaşığı nescafe gold
  • 3 tatlı kaşığı silme tozşeker

Hepsi bu kadar. Hepsini derin bir tencereye atın, karıştırarak erimesini sağlayın. Ve 3-4 dakika kadar kaynamasına izin verin.

Sonra, bardaklara pay edin. 2 paket kremadan 6 bardak çıkıyor. Ancak bu bardaklarınızın büyüklüğüne bağlı tabii. Ben 60ml’lik (1/4 cup ölçüsü) bardaklar kullandım. Kremanın üzerine isterseniz kahve çekirdekleri ile veya çırpılmış krema VE kahve çekirdekleri ile süsleyebilirsiniz.

Çırpılmış kremayı bardağın o kadar minik ağzına nasıl sıkıcam, el becerisi ister diye çekiniyorsanız, marketlerde sprey hazır kremalar var. Ben Hochwald’ın Topping Star kremasının tadından ve kullanım kolaylığından çok memnun kaldım.

Afiyet şeker olsun!

Browni üstü kurabiye

Image

Bu tarif önüme düştüğünde fikir çok hoşuma gitti, ama düşün taşın nasıl olacak da pişecek pek de aklıma yatmadı. Uzun zaman önümde durdu, gözümün önünde, ama denemeye elim gitmedi. Sonunda denemeye cesaret ettiğimde bu defa oğluşun evde olduğu, tadına bakıp yorum yapabileceği zamanı kovaladım.

Et voila!

Brookie diye geçiyor. Hem browni, hem cookie. Gerçekten üstü kıtır kurabiye, altı brownie.  Gerçekten de keserken bile kıtır kıtır üstü. Eğer pişirme süresini de iyi ayarlarsanız, altı da ıslak bir browni. Yok çok pişirirseniz, o vakit, kek oluyor. Olsun olsun 🙂 O da güzel.

Devamı için tık / Press to read more

İrmik helvası

Image

Kandil deyince, mevlütlerde, kayıplarda, doğumlarda, helva pişecekse, annem irmik helvası yapar. Ben un helvası severim, herkese de tembihledim. Benim arkamdan un helvası rica ediyorum diye. Bakın buraya da yazdım, bulunsun.

Helva deyince, uzun uzun kavrulmak vardır. “Yemekle beraber pişeceksin” in alasıdır yani. Artık fıstıkla mı, bademle mi nasıl yapacaksanız, anılacak kişilerin listesi ile beraber, dualarla, hatıralarla, güzel düşünceler ve dileklerle uzun uzun kavrulur. Sonrasında şerbeti eklenir, mutlaka sıçrar, biraz yanık olur, ocak sıçrayanlarla batar, sonra klasik havlu veya peçetelere sarılır demlenir. Üzerinde tarçın ile veya dondurma ile, ılık veya buz gibi servis yapılır zamanı gelince. Benim ilk hatırladığım, kase kase konu-komşuya dağıttığımdır. Adettendir, gelen helva kapları da aynı aşure kaplarında olduğu gibi dolu gönderilir.

İrmik helvası deyince, tereyağlı olacak, sütlü olacak, şekerine binmemiş olacak. Yerken ılık olacak, fıstığı veya bademi bol olacak. Yedikten sonra da bayıltmayacak. Çok şey istedim değil mi? Ama işte. Defterde tam da öyle bir tarif var.

Her ailede, bir helvacı vardır. Annem klasik tarifinden hiç şaşmaz. Kardeşim sosyal bakımdan en girişkendir, dua, mevlüt, kandil, aile, konu-komşu sever. Herkesin helvasını karıştırmışlığı, duasına katılmışlığı vardır. Ablam, yemek işlerine pek bulaşmaz. Sever, yapar, yaptı mı da güzel yapar, ama bizim gibi meraklı değildir. Ben daha alafranga şeyleri, daha macera dolu tarifleri severim. Helvaya gelene kadar şöyle pastaları, tartları, kişleri dolaşmayı tercih ederim. Daha az yağlı, daha az tatlı.

Lafı çok uzattım, farkındayım, bu tarif kardeşimden. Valide sultan’ın alıştığımız klasik irmik helvasından sonra, bu hem çok daha kolay, hem de daha hafif.  O yüzden şimdi ben de bu tarifi yapıyorum gerektikçe. Nasıl ama, gerektikçe…

Geçelim tarife;

Devamı için tık / Press to read more

Pavlova

Image

Burada basit bir teknik anlatacağım. Daha sonrasında içini çeşitlendirmesi, süslemesi sizin yaratıcılığınıza kalmış. Ben size yolu açacağım, siz yürüyüp gideceksiniz.

Pavlova, oldukça eski, geleneksel, çok bilinen ve tanınan bir pasta çeşidi. Basitleştirmek gerekirse, altı kocaman bir mereng tart, veya beze tart, üzeri krema ve meyve. Bu tartı minik minik porsiyonlar mısınız, yoksa kocaman bir kase gibi mi yaparsınız, üzerine sap mı yaparsınız size kalmış. İçi de pastacı kreması da olur, krem şanti de olur, ben bu işin ustasıyım derseniz, kestane püresi de olur. Dedim ya, bu genel olarak bir pasta çeşidi.

Biraz el oyalayıcı olduğu doğrudur. Bazı püf noktaları da var. Ama bunları bilince, süsle süsleyebildiğin kadar, oyna dur mutfakta. Misafire çıkarması pek havalı, alacağınız övgüleri de düşününce değer. Kesin değer…

Ben bu tarifimde dediğim gibi, basit (?) kaşlar kalkmasın 🙂 bir kırmızı meyveli pavlova tarifi vereceğim.  Renkleri itibarıyla yılbaşı sofrasına mükemmel uyar. İsterseniz sadece çilek ile enfes bir yaz pastası da yapabilirsiniz.

Devamı için tık / Press to read more

Portakallı bademli kek

Image

Bu ara portakallara taktım. Önce çikolatalısı, yok fırında tatlısı derken crumble’ı ve sonunda sıra keke geldi 😉 Doğruya doğru bu keki dört beş sene önce çok yapmıştım. Sonra bende modası geçti, unuttum, attım bir kenara. Şimdi yeniden tozlu sayfaları karıştırıp çıkardım ortaya. Eh glutensiz ve yağsız olunca da birden heyecan yarattı.

Bu ara glutensiz deyince akan sular duruyor. Yüzyıllardır yediğimiz içtiğimiz herşeyde olan gluten bir anda tu-kaka oldu. Tamam, bazılarımıza alerji yapıyor olabilir, hatta bebeklerde ciddi sorunlar çıkarabilir, ama gayet sağlıklı insanların tamamen glutensiz beslenmeye geçmesini anlayamıyorum. Herşeyden azıcık azıcık, düzenli beslenmek varken hayatından çıkarmak nesi?

Dışarıda yediklerimizin içinde ne var kontrol edemiyoruz tabii. Sonuçta bir dilim ekmek yedim, içindeki gluten nedir ki deseniz bile, yemeğin sosunda, salatanın içinde “gizlenmiş” daha da fazla gluten alıyoruz belki de. Günlük doz-aşımı oluyor. Hadi öyle olsun. 🙂

Buyurunuz hafif, ıslak, glutensiz ve yağsız ama buram buram portakal kokan, lezzetli mi lezzetli keke.

Devamı için tık / Press to read more

Fırında portakal tatlısı

Image

Portakalın son günleri artık. Kalın kabuklu reçellik yafalar piyasaya düşmeye başladı bile. Şimdi mevsim dönümünde güzel portakal bulamayacağız, ama eldeki portakalları da pek ala değerlendirebiliriz. 🙂

Bu tatlıyı ilk defa bir meyhanede yedim. Kafa bir dünya falan değildi, gayet ayık, gayet uyanık, şen şakrak bir sohbetten sonra nasıl olsa, e tatlısız olmaz dedik, garson abi, bize uzun bir liste saydı, kararsız biz hatunlar kararsız kalınca, “Durun ben size ortaya karışık yapayım” dedi. “Little little into the middle” diyerek mutfağa yolculadık. Elinde kocaman bir tabakla geldi. Ortada kaymak, çevresinde çeşit çeşit tatlılar. Ben, kalbura bastıyı direk es geçtim, cevizi itekledim, ekmek kadayıfından bir minik parça aldım, kabağı görmezden geldim, ama dur bir dakika,  oradaki portakal mı? Diye takıldım kaldım.

Efenim, portakal reçeline bayılırım. Kahvaltıda tatlı sevmem, ama hafif sertleşmişse hele, portakal kabuğuna hayır demem, diyemem. O hafif acımsı tadı, buram buram kokusuna hastayım. Derken, bir kocaman dilimi kaymağıyla beraber götürdüm. Ona değmiş, buna değmemiş, kabuğu nasıl yumuşamış derken, bir yarım daha götürecektim ki, masadakilere acıdım.

Serde maceracılık var ya, garsona veya ahçıya nasıl yapılır sorulmadı, ama iyice bir tarttım, öyle mi, böyle mi derken, sanırım ilk seferinde buldum.

Buyurunuz tarife;

Devamı için tık / Press to read more

Kuru erik tatlısı

Image

Kuru meyve ve kuruyemişin her türlüsünü severim. Yabanmersininden kayısıya, hurmadan duta her türlüsünü severek yerim. Ancak genelde sabah kahvaltısında veya en fazla ara öğün olarak tüketirdim. Ha bir de hurma ile yaptığım bir aperatif vardı o kadar. Pastaya keke kullandığım yaban mersinleri dışında pek de yemeklerde kullanmazDIM.

Bu aralar, az şekerli veya tercihan şekersiz tatlılara dadandım. Bu tatlı da akabinde geldi. Hani “Evrene mesajımı gönderdim, A-aaa karşıma çıkıverdi” misali. 😀

Çok eski bir arkadaşım önce tarif etti. Kızının dahil olduğu bir “mutlu tanışma” yemeği için menü hazırlarken çıktı ortaya, o güzel gece için beraber yaptık. Sonra da ben ilk fırsatta denedim. Bu dileğimi neden daha önce evrene göndermemişim merak konusu. Çok şey kaçırmışım.

Ağır bir yemeğin üzerine hem kolay, hem lezzetli, hem havalı, hem hafif. Bir diğer güzel yanı da 1-2 gün önceden yapıp buzdolabında saklanıyor olması. Sosun içinde kaldıkça lezzeti artıyor sanki.

Bir laf vardır hani.

Güzel olan ne varsa hayatta

Ya sağlıksız

Ya kanunsuz

Ya ahlaksız

Bu hiç öyle değil valla. Çok da sağlıklı.

Devamı için tık / Press to read more

Armutlu tart

Image

Tart dediğinizin tabanı kıtır olmalı, hani neredeyse kurabiye gibi. İçi hafif olmalı, üzerindeki meyve de artık çilek olmasın bir zahmet. Mevsim meyvesi olsun. Bir fark yaratalım, lütfen jöleli kaplanmış parlaş olmasın, ama hafif karamelize olmuş olsun. Hafif yansın şöyle.

Deyince, işte ortaya bu tart çıktı. Çarşıda pazarda sapsarı armutları görünce aklıma düştü bu tart.

Tartın tabanını, klasik tek yumurta sarılı, mis gibi tereyağlı tart hamurundan yaptım.

Devamı için tık / Press to read more

Bergamotlu kek / muffin

Image

Mevsiminde bergamotları www.portakalbahcem.com ‘dan sipariş edince, hem de 1-2 adet değil, 1 kilo gelince, bir heyecan bastı beni. Portakal kabuklarından sonra bunları da şekerleyeyim dedim, yok yok kek yapayım dedim. Plan üstüne plan yaptım. İnterneti altüst ettim. Hayal kırıklığı yaşadım. Ama 2 hafta bayağı bir eğlendim. Size de güzel güzel iki tarif hazırladım.
Öncelikle çikolata ve bergamot ikilisi ile kek yapayım dedim. Kıbrıs tarifleri yayınlayan bir web sayfası düştü önüme. Hani bergamot akdeniz meyvası ya, normaldir dedim. Aynı tarifi birebir aynı ölçülerle başka bir sitede görünce, denemek şart oldu.

Ama o parti hüsranla sonuçlandı. Çok kuru yavan bir kek çıktı ortaya. Onu başka türlü 😉 değerlendirdim. instagram hesabımdan takip edebildiyseniz, bol kremalanmış hallerini görmüşsünüzdür. Ah bir de hokus-pokus yaptım, ki onu bilahare anlatırım. Onu kuruyan, “olmayan” “bişiy bişiy eksik” dediğiniz bütün keklerinize yapabilirsiniz.

Neyse sonunda döndüm dolaştım, yine kendi ölçülerimle pofidik muffinler yaptım. Kabuğu bile olmayan, pof pof muffinler. Bu tarifi katlı pasta için de kullanabilirsiniz. Kabuğu da olmadığı için yumuşacık oluyor.

Eğer elinizde bergamot yoksa ne yapacağız derseniz, limon veya portakal kullanın derim. Hem de birebir aynı şekilde… Memnun kalacağınız 100% garanti.

Başlayalım mı?

Devamı için tık / Press to read more

Pain d’epice… Baharatlı ekmek… veya gingerbread in ağa babası

Image

pain depiceYılbaşı yaklaşırken denenen belli tarifler vardır hani. Yılbaşı davet sofrası için şöyle hindili, dolmalı yeni tarifler, veya hediye olarak dağıtmak üzere yeni kurabiyeler, süslemeler, pastalar. Ne kadar klasik de olsa, her yerde binlerce, cidden ama binlerce gingerbread tarifi bulabilirsiniz. İşin püf noktası baharat karışımıdır oysa. A tabii yenecekse. Çoğu insan da, bu kurabiyeyi yapar, şekilli kalıplarla keser, cici cici boyar, uzun emek harcar, şeker hamuru ile kaplar sonra ağaç süsü yapar veya çocuklara hediye olarak dağıtır. Çocuklar zencefilin keskin kokusunu ise bu enfes baharat karışımını nadiren sever.  Ama işte hayat! Yediklerine dikkat etmeye başladığın zaman, damak tadın daha gelişir, ya da tam tersi. Damak tadın geliştikçe yediklerine dikkat etmek zorunda kalırsın.

Devamı için tık / Press to read more

Çikolatalı acı pasta

Image

img_5216Başlığı atarken çok düşündüm. Acı çikolatalı pasta mı? Çikolatalı acı pasta mı. Sonuç ortada.. Acı çikolatalı desem, sanki bittermiş gibi olacak. En doğru tanımlama bu gibi geldi.

Devamı için tık / Press to read more

Portakallı çikolatalı crumble

Image

chocolate crumbleCrumble. Üzeri azıcık kıtır hamur kabuğu, altında pişerken patlamış meyvalar. Şöyle kırmızı meyvalar, erik ,vişne, veya armut, veya elma en klasiği. Fırından çıkar, hala cızırdarken üzerine bir top dondurma veya adabınca creme anglaise eklenir, sıcak-ılık servis yapılır.  Peki, başka birşeyle olmaz mı yani? Dedim….

Çikolatalı deneyelim dedim. Ama çikolatanın yoğun tadını yumuşatmak için en güzel eşlikçiyi aradım. Çok sulanmayacak, bittere yakışacak bir acılık verecek. Dedim ki, bu defa portakal olsun. Elim Dalfour’un portakal reçeline gitti ister istemez.

Bitter çikolataya bitter portakal 😉

Tarif çok kısa ve öz:

Devamı için tık / Press to read more

Brownie cheesecake

Image

Şimdi dürüst olalım!

Şu başlığa bakarsanız nesi türkçe ? Ama ne demeliyiz? Islak çikolata tabanlı peynirli kek??? Kabul edelim, kimse birşey anlamayacak, daha da komiği, google da aratayım desem kimse bulamayacak. El mecbur, döndük orijinal ismine. Amerikan icadı tatlıyı yine amerikan icadı isimle anıyoruz.

Uzun zamandır denenecek pastalar listesindeydi. Hatta ilk fotoğrafını gördükten itibaren. Yani 6-7 aydır. O kadar uzun zaman, kısmet olmadı, rejimler, seyahatler derken denemek ancak şimdiye kısmet oldu. Dolayısıyla, ilk vurulduğum siteye baktım, daha detaylı inceledim, interneti altüst ettim. Ama içime sinmedi. Oturdum, kendi ölçülerimle, kendi hesabımla yaptım. Oldu mu, oldu. 1-2 küçük dokunuşla da işte karşınızda final tarif….

brownie cheesecakeŞimdi, o ilk beğendiğim tarifin, aslında fotoğrafın, meğersem brownie tabanlı cheesecake olmadığını ancak “yapacam bu meredi” dediğim zaman fark ettim. Fotoğraflar bazen ne kadar yanıltıcı oluyor değil mi. Ah bir de hafıza.. Sen git fotoğrafa tapın, altını doğru dürüst okuma! Altı browni, üstü cheesecake diye işe kalkış. Allahtan misafir hazırlıklarına erken başlarım. Fotoğraftan tarife, oradan hayal kırıklığına gezerken, sonunda bambaşka sayfalarda durdum. Durdum da ne oldu? Gönlüme uyan, içime sinen birşey bulamadım. E madem öyle, kolları sıvadım, kendi tarifimi kendim yaptım. Yani neymiş? Son ürünü değil ama tarifi sıfırdan ben yarattım. Kendimle gurur duyup, sırtıma pıt pıt yapıp artık tarife geçiyorum.

brownie cheesecakeHani bütün tarifler “fırını 180 dereceye ısıtın” diye başlar ya. I-ıııh bence önce, bütün malzemeyi buzdolabından çıkarın diye başlamalı. Sonra kendinize güzel bir kahve yapıp, onu içmeli, ancak herşey ısınınca fırını yakmalı… Hahahaha, nerede kaldı “yanan” gazlı fırınlar? Anladınız siz beni 😉

 

Devamı için tık / Press to read more